Shroud of the Avatar: Bir Mirasın Mahvoluşu İnceleme

Bilmeyenler olabilir, Shroud of the Avatar: Forsaken Virtues, eski oyuncuların büyük bir çoğunluğunun sevgiyle oynadığı Ultima Online isimli efsanevi oyunun devamı olacak diye tanıtılarak piyasaya sürülemedi. Ultima Online’ın asıl yaratıcısı Raph Koster isimli bir isimsiz kahraman olmasına rağmen, Richard Garriott oyunda “Lord British” olarak akıllarda yer etti. Tabii Richard Garriott’un da hakkını yememeliyiz, bize uzun bir Ultima serisi keyfini yaşattı. Lord British dediğimiz şey, günümüzdeki modern MMORPG’lerde sizin oturduğunuz yerden izleyip kahramanlıklarını izleyip de neden oyunu oynadığınızı merak ettiren akımı başlatan ilk karakterlerdendir. Ama hepimiz Lord British’i çok sevdik. Küçüklüğünde Ultima Online oynayıp da inanılmaz derecede etkilenmemiş birisiyle hiç tanışmadım.

Peki Ultima’ya ne oldu? Bu oldu:

Her zamanki gibi EA, elini sürdüğü her şeyi çürüten zombi misali Ultima Online’ı da yavaş yavaş yenilikleriyle yok etti. Eğer denemek isterseniz şu an hala sunucuları aktif durumda nedense. Ultima Online’ın çöküşünden yıllar sonra internette, derinlerde bir çalkantı oluşmaya başladı. “Lord British geri döndü.” Onlarca röportaj izleyip haber okudum, gerçekten de geri dönmüştü ve hepimize Ultima Online konseptli yeni ve daha iyi bir oyun sunuyordu. Bunu düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor. Tahmin edersiniz ki böyle bir heyecanla daha önsiparişin ilk günü parayı bastım ve çıktığı gibi oyunu Pre-Alpha haliyle oynamaya başladım. Oyunun ilk versiyonu 12 Aralık 2013’te çıktı ve Richard Garriott hepimize oyunun 1 yıl içerisinde tamamlanacağını söyledi. Fakat bu söz, yavaş yavaş kayıplara karıştı. Şu an hala sitelerinde 2015’in sonuna doğru oyun içi bölümlerin tamamlanacağını söylüyorlar. Pre-Alpha’dan bırakın Beta’ya, Alpha’ya dahi geçmek ile ilgili bir şey dahi yok.

Ultima Online

Shroud of the Avatar: Forsaken Virtues

Peki ya bu oyun nasıl yapılmaya başlandı? Zaten zengin olan insanların paralarını harcamamak için kullandığı kickstarter‘da 1.919.275 dolar toplandı. Şu anki toplam ise 7.8
53.018 dolar. Bütün Ultima hayranları tekrar bu efsane canlansın diye ellerini taşın altına koyup yardımcı olmaya çalıştılar, işe de yaradı. Hatırlatmak için söylüyorum, arkadaşlar, bu adamın minik bir kalesi vardı, bu adam uzaya gitti. Tekrar söylüyorum, bu adam uzaya gitti… Konuyu kavramışsınızdır. Peki ya bu yedi milyon sekiz yüz elli üç bin on sekiz dolar ile ne yapıldı? Garriott dahil 46 kişilik bir ekip toplandı. 12 Aralık 2013 tarihinden önceden beri sermayesi arkasında, çalışan bir ekip var ortada. Hatta ekibin içerisinde eski ekipten kişiler de bulunmakta. Oyunun oynanış videosunu aşağıda izlerseniz ne durumda olduğunu göreceksiniz. Kısacası biri oyun oynamak istedi, biz de yardım etmiş olduk.

Richard Garriott’un bir sözünü sizlere aktaracağım:

“I’ve met virtually no one in our industry who I think is close to as good a game designer as I am. I’m not saying that because I think I’m so brilliant. What I’m saying is, I think most game designers really just suck.”

“Bu endüstride aslında benim kadar iyi hiçbir oyun tasarımcısıyla tanışmadım. Bunu kendimin çok zeki olduğunu düşündüğüm için söylemiyorum. Söylemeye çalıştığım şey, bence çoğu oyun tasarımcısı gerçekten de bok gibi.”

Bu sözleri her okuduğumda yüzümde bir gülümseme oluşacak sanırım. Bir insanın kendine bu kadar güvenip, bugünkü endüstriden bihaber bir şekilde bu tür politikacı lafları savurup ondan sonra her şeyi eline yüzüne bulaştırması gerçekten de içler acısı. Bu sefer oyunun grafikleri veya oynanışıyla ilgili yorum yapmayacağım çünkü yorum yapılacak yerleri henüz bitmiş durumda değil. Ama oyun yapımı sırasında verilen sözlerden biraz bahsedebilirim.

NPC’lerle daha önce hiçbir oyunda olmadığı gibi sohbet edilip sohbet sırasında görev alınabilecek.
Kullanılabilir gözüken her şey kullanılabilir olacak.
Herkesin kendine ait şehir içinde evi olabilecek.
Lord British geri dönüyor.

Tahmin ettiğiniz üzere yukarıdakilerden henüz yalnızca sonuncusu gerçekleşti. Megalomani ve hayatın her noktasında istediğiniz her şeyi elde edebilmek bu tür şeylere yol açabiliyor, peki ya bunda bizim suçumuz ne? Tabii ki de yok, tamamen hormonal.